
İsrail ordusunun hava bombardımanlarının ardından kara saldırılarını başlattığı Gazze kentindeki Filistinliler, zor şartlar altında güney bölgelere göç etmeye devam ediyor.
Güneyde ise aşırı yığılmadan ötürü Filistinliler, deniz tarafından yutulma riskine rağmen çadırlarını Han Yunus sahiline kurmak zorunda kalıyor.
Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler 1948'de yaşadıkları Nekbe'yi (Büyük Felaket) bugün bir kez daha yaşıyor. İsrail, Filistinlileri bir nevi ölüm çeşitleri arasında seçim yapmaya zorluyor.
Saldırılardan kaçan Filistinliler, çoğu İsrail işgali altında olan 365 kilometrekarelik daracık bir coğrafyada gidebilecekleri en son kara parçasına kadar gidiyor.
Han Yunus'ta sahil kenarına çadır kurmak zorunda kalan Filistinliler, arkalarında İsrail, önlerinde deniz, aç ve susuz bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor ve saldırıların biran evvel bitmesini temenni ediyor. Yaklaşan kışla birlikte devasa dalgaların çadırlarını yutmasından endişe ediyor.
Yaklaşan kışın, çadır şartlarını daha da ağırlaştırmasından endişe ediyorlar
Han Yunus sahiline sığınan Filistinliler çok zor koşullarda yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Su olmadığı için bulaşıklarını, çamaşırlarını ve hatta çocuklarını tuzlu deniz suyuyla yıkıyorlar. Kadınlar deterjan olmadığı için bulaşıkları kumla ovalayıp, deniz suyuyla duruluyor.
Sahil kenarına kurdukları çadırlar denizden gelen dalgalarla her an suya gömülme riski taşıdığı için sürekli çadırların etrafına küçük hendekler kazıyorlar.
"Dünya bizi görseydi savaş çoktan biterdi"
Sahil kenarında çadırda yaşayan Ummu Tarık Ebu Racile, "Buraya geldiğimizden beri sıkıntı çekiyoruz. İlk geldiğimizde yaz sıcağında kavrulduk şimdi de kış kapıda. Kışın dalgalar çok yükseliyor ve çadırlara kadar ulaşıyor. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Aynı çadırda 3 aile yaşıyoruz. Allah bize acır da buradan daha iyi bir yere gideriz diye düşünüyoruz." dedi.
Dünyanın sessizliğine sitem eden Ebu Racile, insanlıktan umudunu kesmiş bir şekilde şöyle konuştu:
"Dünya bizi görmüyor, empati kurmuyor. Kurmuş olsalardı, çocuklarımızı ve çektiğimiz sıkıntıları görmüş olsalardı savaş çoktan biterdi. 2 yıldır savaştayız. Ha bu gün ha yarın bitecek diyoruz ama sözün bir faydası olmuyor."
Su basma riski olsa da gidecek başka yerleri yok
Sahil kenarında kurduğu çadırın etrafına hendek kazan Muhammed Kadih ise saldırıların ilk gününden bu yana 18-20 kez göç ettiklerini, son olarak deniz kenarına geldiklerini ve 3,5 aydır burada olduklarını ifade etti.
Kadih, sahil kenarında kumların arasında kurdukları çadırlarda çektikleri sıkıntıları şöyle anlattı:
"Deniz suyu sürekli çadırları basıyor. Aslında bunlara çadır da denmez. Hususiyet olması için kumaş parçalarına başımızı sokmaya çalışıyoruz o kadar. Temiz içme suyuna erişmek için 500 metre yol yürümek zorunda kalıyoruz.
Çocuklar, tuzlu sudan ötürü alerji oluyor. Dalgalar çadırlara ulaşmasın diye sürekli kumlardan hendek kazıyoruz. Su her şeyi önüne katıp götürüyor ama biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz."
Yorum Yazın