"Anında barış" vaatlerinden "nükleer tehditlere" uzanan diplomatik iniş çıkışlar, 15 Ağustos'ta Alaska'da küresel jeopolitiğin gidişatını değiştirebilecek Trump-Putin zirvesine yol açtı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya-Ukrayna savaşını "bir günde" sona erdirme yönündeki vaatleriyle başlayan barış süreci, birkaç ay içinde "tehditler, gümrük vergileri ve ABD nükleer denizaltılarının Rus sularına konuşlandırılmasıyla birlikte" ABD-Rusya ilişkilerinin yakın tarihteki en çalkantılı dönemlerinden birine dönüştü.
Göreve geldiğinden beri Trump’ın Moskova yönetimine yaklaşımı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilk dönemdeki iyi niyet ve müzakerelerdeki ilerlemeler ile Rusya'nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarıyla yaşanan ani kopuşlarla şekillendi ve iyimserlikten çatışmaya keskin bir şekilde gidip geldi.
Ancak iki taraf, hızla büyüyen bir uçurumu kapatmayı başardı ve 15 Ağustos'ta Alaska'da küresel jeopolitiğin gidişatını değiştirebilecek yüksek riskli bir zirveye zemin hazırladı.
Seçim kampanyası güveni erken diplomasiye yöneliyor
Donald Trump'ın 2024 başkanlık kampanyası, seçilirse Ukrayna savaşını 24 saat içinde çözeceğine dair tekrarlanan söylemlerine sahne oldu ve Mayıs 2023'te CNN'e verdiği demeçte, "Başkan olursam, bu savaşı bir gün, 24 saat içinde çözeceğim." dedi.
Trump'ın kendine olan bu güveni, başkanlığına da yansıdı. Şubat başlarında Trump, Putin ile olan "iyi ilişkisini" överek, Rus liderin "insanların ölmesini durdurmak istediğini" iddia etti.
Putin ile 12 Şubat'ta ilk doğrudan temasları olan 90 dakikalık telefon görüşmesi Trump tarafından "uzun ve oldukça verimli" olarak nitelendirildi ve her iki taraf da derhal müzakerelere başlamayı kabul etti.
Trump, şubat sonlarında gazetecilere, "Görüşmeler çok iyi gidiyor." demişti. Martta Beyaz Saray, ikili ilişkilerin iyileşmesinin "büyük faydalarını" överek anlatmıştı.
Başkan Trump, bunların üzerine, nihai anlaşmanın birçok unsuru üzerinde anlaşmaya varıldığını ancak daha çok şeyin kaldığını belirtmişti.
ABD ve Rusya arasında şubatta, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki teknik görüşmeler, güvenli geçişi sağlama, güç kullanımından kaçınma ve ticari gemilerin askeri amaçlarla kullanılmasını engelleme taahhütleri de dahil olmak üzere Karadeniz seyrüseferi konusunda anlaşmaların yapılmasıyla sonuçlandı.
Washington yönetimi ayrıca, daha geniş kapsamlı barış çabalarının bir parçası olarak Moskova yönetiminin belirli küresel pazarlara erişimini yeniden sağlamasına yardımcı olmayı da kabul etti.
Dönüm noktası: Rusya'nın en büyük hava saldırısı
Mayıs ortasına kadar iki ülke arasında ilişkiler "olumlu" seyretti.
19 Mayıs'ta Putin ile yaptığı iki saatlik telefon görüşmesinin ardından Trump, görüşmeyi "mükemmel" olarak nitelendirdi ve savaş sona ererse ABD ile Rusya arasında "büyük ölçekli ticaretin" mümkün olduğunu söyledi.
Rus kuvvetlerinin mayıs sonlarında savaşın en büyük hava saldırısını başlatarak Ukrayna şehirlerine 350'den fazla insansız hava aracı ve füze fırlatması, en az 12 kişinin ölümüne yol açmasıyla iki ülke arasındaki "iyimserlik", günler sonra kırıldı.
Trump, 25 Mayıs'ta "Onu uzun zamandır tanıyorum, her zaman iyi anlaşırım ama şehirlere roket atıp insanları öldürüyor." dedi.
Sonraki gün Trump'ın söylemi daha da sertleşerek "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile her zaman çok iyi bir ilişkim oldu ama ona bir şeyler oldu. Tam anlamıyla çıldırdı. Gereksiz yere birçok insanı öldürdü. Sadece askerlerden bahsetmiyorum bile." ifadesini kullandı.
Putin'in "ateşle oynadığı" konusunda uyarıda bulunan Trump, devam eden füze saldırılarının kışkırtma riski taşıdığını ima ederek, "Vladimir Putin'in fark etmediği şey, ben olmasaydım Rusya'nın başına çok kötü şeyler gelmiş olacağı." ifadesini kullandı.
Gergin diyaloglara rağmen Putin, 14 Haziran'da Trump'ı arayıp doğum gününü kutladı. İkili arasındaki görüşmeyi değerlendiren Trump, "İyi bir görüşmeydi ancak hemen barışa yol açacak bir görüşme değildi." dedi.
Artan baskı gölgesinde gümrük vergileri ve son gelişmeler
Temmuza gelindiğinde ise hayal kırıklığı belirginleşti. Oval Ofis'te NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya gelen Trump, "Bu işin nasıl yapılacağı konusunda Putin'le çok konuşuyorum. Sonra füzeler Kiev'e veya başka bir şehre fırlatılıyor. Konuşmaların hiçbir anlamı yok." diyerek tepki gösterdi.
Trump bu gelişmelerin üzerine ikincil tarifeler için planlarını açıkladı ve Rusya'ya barış için 50 günlük bir süre verdi. ABD Başkanı daha sonra 28 Temmuz'da İskoçya'da İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile düzenlediği basın toplantısında bu süreyi "yaklaşık 10-12 güne" indirdi.
Başkan Trump, Rusya'nın eylemlerini "iğrenç, durdurulması gereken bir şey ve rezalet" olarak tanımlayıp kınayarak "Başkan Putin'le ilgili hayal kırıklığına uğradım, hem de çok." dedi.
Nükleer tehditler ve diplomasiye "çekingen" dönüş
Ağustosta, Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in Rusya'nın nükleer kapasitesi hakkında yaptığı açıklamaların ardından gerilim tırmandı.
Trump, "aptalca ve kışkırtıcı" olarak tanımladığı açıklamaların bundan daha fazlası olması ihtimaline karşı, iki nükleer denizaltının uygun bölgelere konuşlandırılmasını emrederek yanıt verdi ve günler sonra gemilerin "olması gereken yere ulaştığını" doğruladı.
Askeri söylemlere rağmen görüşmeler hiçbir zaman tamamen bitmedi. 6 Ağustos'ta Trump'ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Putin ile ABD Başkanı'nın "oldukça verimli" olarak nitelendirdiği ve "büyük ilerleme" kaydedildiğini belirttiği bir görüşme gerçekleştirdi.
Witkoff'un ziyaretinin ardından bir Beyaz Saray yetkilisi, Trump-Putin görüşmesinin "gelecek haftaya" kadar erken bir tarihte gerçekleşebileceğini doğruladı ve Putin, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) görüşme için "uygun bir yer" olarak önerdi.
Trump, daha sonra 15 Ağustos'ta ABD'nin Alaska eyaletinde Putin ile görüşeceğini duyurdu. ABD Başkanı, Putin'in Ukrayna savaşını sona erdirme önerisini gözden geçireceğini ve Rusya ile Ukrayna devlet başkanları arasında görüşme ayarlamak için çalışacağını söyledi.
Yorum Yazın