© Ekonomim

Uzmanlara Göre ABD ve Hindistan, Çin Şüphesiyle Ayrılamaz

Uzmanlara göre ABD ve Hindistan, ilişkilerdeki belirsizliğe rağmen Çin "şüphesiyle" birbirinden uzaklaşamaz

Uzmanlar, Yeni Delhi ve Washington’un özellikle Çin’e duydukları "şüphe" nedeniyle birbirlerinden vazgeçmeyi göze alamayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Uzmanlar, ABD’nin Rus petrolü ithalatı nedeniyle Hindistan’a yönelik yüzde 50’lik gümrük vergisi kararıyla tırmanan gerilimin ikili ilişkilerde belirsizliğe işaret ettiğini ancak Yeni Delhi ve Washington’un özellikle Çin’e duydukları "şüphe" nedeniyle birbirlerinden vazgeçmeyi göze alamayacağı değerlendirmesinde bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, temmuz sonunda Hindistan'a "Rus petrolü aldığı" gerekçesiyle yüzde 25'in üzerine ilave yüzde 25 daha tarife uygulama kararı alması iki ülke ilişkilerinde gerilime yol açtı.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Liderler Zirvesi'ne katılmasının ardından Trump’ın, "Görünüşe bakılırsa Hindistan ve Rusya'yı en karanlık ve derin Çin'e kaptırdık." paylaşımı dikkati çekti.

Öte yandan, Trump’tan gelen "Hindistan ve ABD arasında özel bir ilişki olduğu" açıklamasına Modi’nin de "Hindistan ve ABD’nin ileriye dönük kapsamlı ve küresel stratejik ortaklığa sahip olduğu" mesajı iki ülke arasındaki gerilimin düşürülmeye çalışıldığına işaret etti.

AA muhabirine konuşan uzmanlar, ABD ve Hindistan arasında devam eden "Rus petrolü" ve gümrük vergileri anlaşmazlığını değerlendirdi.

"İlişkiler yakın tarihin en düşük seviyesinde"

İsveç Uppsala Üniversitesi Barış ve Çatışma Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ashok Swain, Yeni Delhi-Washington ilişkilerinin, Trump'ın Hint mallarına cezalandırıcı yüzde 50 gümrük vergisi uygulama kararıyla sarsılarak yakın tarihin en düşük seviyesine indiğini belirtti.

"Bir zamanlar stratejik ortaklık olarak kutlanan ilişki, artık ticari boyuta ulaştı." diyen Swain, Washington’un ticareti açıkça koz olarak kullanırken Yeni Delhi’nin ekonomik kayıplar ve "diplomatik aşağılanma" baskısı altında olduğunu söyledi.

Swain, "Modi'nin Trump ile kişisel kimyasına büyük yatırım yapma kumarı ters teperek Hindistan'ın kırılganlığını ortaya çıkardı ve dış politikasını denge arayışına itti." ifadelerini kullandı.

Uluslararası Kriz Grubunun (ICG) ABD-Çin ilişkileri kıdemli danışmanı Ali Wyne de ABD-Hindistan ilişkilerinin gergin ve geleceğinin belirsiz olduğunu ifade ederek, belirli aralıklarla "Önce Amerika" dış politikasının bir versiyonunu benimseyen ABD’nin, Hindistan'ın güvenebileceği ortak olmasının olası görülmediği yorumunda bulundu.

Wyne, "Öte yandan, ABD’nin iki ana rakibi Çin ve Rusya ile işbirliğini güçlendirmek de dahil 'çoklu ittifak' stratejisini daha agresif şekilde sürdüren Hindistan'ın, ABD’den daha fazla tepki alması muhtemeldir." diye konuştu.

"Sonuç ekonomik kriz değil, ortaklıkta yenilenen bir belirsizlik"

King's College London'da siyaset bilimci Dr. Walter C. Ladwig ise ticaretin, ABD-Hindistan ilişkilerinde her zaman en tartışmalı unsur olduğu ancak önceki yönetimlerin bunu ayrı tutmaya çalıştığını vurgulayarak, "Trump ise zincirleme etkilerine aldırmadan gümrük vergilerini koz olarak kullanarak ticareti ilişkinin merkezine koymuştur. Sonuç ekonomik kriz değil, ortaklıkta yenilenen bir belirsizlik." değerlendirmesini yaptı.

Modi'nin Şanghay İşbirliği Örgütündeki görünümünün, Pekin ile ilişkilerin yeniden yapılandırılması olarak yorumlanmaması gerektiğini dile getiren Ladwig, "Temel ilkeler değişmedi, Çin hala tartışmalı bölgeyi işgal ediyor ve daha mayıs ayında, sınır çatışması sırasında Pakistan'a istihbarat ve ikmal sağlıyordu." dedi.

Ladwig, Washington ve Yeni Delhi’nin birbirlerinden uzaklaşmayı göze alamayacağı değerlendirmesinde bulunarak, şunları kaydetti:

"ABD için Hindistan, Çin'in stratejisini karmaşıklaştıracak güce sahip tek Asya gücüdür. Hindistan içinse Amerika, ileri teknoloji, savunma alanında ortak üretim ve sermayeye erişim açısından vazgeçilmezdir.

Gerilimden açıkça faydalananlar Çin ve Rusya. Pekin, Hint-Pasifik'teki baskıdan kurtulup Hindistan'ı etkilemek için alan kazanıyor, Moskova enerji satışlarından ve diplomatik ilgiden yararlanıyor."

Pakistan'ın başkenti İslamabad'daki Quaid-i-Azam Üniversitesinde siyaset bilimci Dr. Salman Ali Bettani de ABD ve Hindistan arasındaki ilişkiye birçok alanda yapılan yatırım miktarının, her iki tarafın da birbirini kaybetmesini çok maliyetli ve karşılanamaz hale getirdiğinin altını çizdi.

Bettani, hangi tarafın algılanan daha büyük çıkarı için kaybı karşılama kapasitesinin daha fazla olduğuna dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "ABD, artık Hindistan'ın Çin'e karşı denge unsuru olup olamayacağından şüphe duyuyor. ABD ve Hindistan arasındaki anlaşmazlık, Rusya ve Çin'in durumdan yararlanmasına kesinlikle yardımcı oluyor." yorumunda bulundu.

Çin "şüpheleri", ABD ve Hindistan’ı yakınlaştırabilir

Çin-Amerika Araştırmaları Enstitüsünden Asya-Pasifik stratejik politika uzmanı Sourabh Gupta da ABD-Hindistan ilişkilerinin düzeleceğini ancak bunun zaman alacağını söyledi.

Gupta, "Trump başkanlığı döneminde (ABD-Hindistan ilişkileri) asla tam olarak eski haline dönmeyecek. Trump, Hindistan'ı veya Modi'yi uluslararası sistemde önemli bir oyuncu olarak görmediğini gösterdi. Öte yandan, Yeni Delhi jeopolitik açıdan ABD ilişkilerine aşırı bağlı." ifadelerini kullandı.

Hindistan'ın Rusya ile ilişkilerinin de yakın kalacağı tahmininde bulunan Gupta, Hindistan'ın Çin ile ilişkisinde, Tianjin'de görünüşteki Çin-Hindistan-Rusya uyumuna rağmen, ikili ilişkilerde bir derece istikrar sağlamanın yavaş ve uzun bir süreç olacağını dile getirdi.

Yeni Delhi merkezli Observer Research Vakfı (ORF) kıdemli üyesi Manoj Joshi ise Hindistan-ABD ilişkilerinin zor bir dönemden geçtiğini ancak gümrük vergisi konusunda son durumun henüz görülmediğine dikkati çekti.

Joshi, "(ABD-Hindistan ilişkileri) Bence düzeltilebilir çünkü ABD ve Hindistan'ı yakınlaştıran yapısal sorunlar var, özellikle de Çin'e olan şüpheleri." dedi.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER