Kendine Yetemeyen Toplum
GÜNDEMEkonomim yazarı Fatih Alper Gültepe: Bir toplumun gücü, yalnızca sahip olduğu kaynaklarda değil, o kaynakları nasıl kullandığında gizlidir. Ne yazık ki biz artık üretmeyi değil, tüketmeyi yaşam biçimi haline getirdik. Almak, sahip olmak, göstermek… Bu üçlü, modern insanın yeni ibadeti oldu.
Tüket, Unut, Yeniden Tüket
“Üretmeden tüketen toplumlar, sonunda kendi geleceğini de ithal eder.”
Bir toplumun gücü, sadece elindeki kaynaklarda değil; o kaynakları nasıl kullandığında gizlidir. Ne yazık ki biz artık üretmeyi değil, tüketmeyi yaşam biçimi haline getirdik. Almak, sahip olmak, göstermek… Bu üçlü, modern insanın yeni ibadeti oldu.
Üretimden Uzaklaşan Nesiller
Eskiden bir şey bozulduğunda tamir edilirdi; şimdi yenisi alınır. Eskiden bir masa, bir ömür boyu kullanılırdı; şimdi modası geçince çöpe atılır.
Bu sadece ekonomik değil, kültürel bir dönüşüm.
Emeğe, sabra, el becerisine ve tasarrufa olan saygı kayboldukça, “kendi kendine yetmek” bir erdem olmaktan çıktı. Yerine hızlı tüketimin, krediyle alınan mutlulukların toplumu geçti.
Borçla Yaşamak, Sahte Refah
Tüketim ekonomisi, insanlara sahip olmanın kolay yolunu sundu: kredi kartı.
Artık herkes her şeye “sahipmiş gibi” yaşıyor ama aslında sahip oldukları sadece borç.
Bu sahte refah düzeni, insanların hem ekonomik hem psikolojik bağımsızlığını elinden alıyor.
Kendi emeğiyle üretemeyen birey, bir noktadan sonra hem ekonomiye hem sisteme bağımlı hale geliyor.
Kültürel Erozyon
Tüketim yalnızca cüzdanı değil, kimliği de şekillendiriyor.
Ne yediğimizden çok nerede yediğimiz, ne giydiğimizden çok markası ne önemli hale geldi.
Artık bir değer ölçüsü yok; yerine fiyat etiketi geçti.
Toplumun kültürel belleği, sürekli yenilenen trendlerin, sosyal medya akımlarının ve reklam sloganlarının arasında siliniyor.
Her şey geçici, her şey unutulabilir. Çünkü sistem bunu istiyor: unut ki tekrar alasın.
Gerçek Zenginlik
Gerçek zenginlik, kendi emeğine güvenen toplumların mirasıdır.
Kendi gıdasını üretebilen, kendi enerjisini üretebilen, kendi markasını yaratabilen toplumlar ayakta kalır.
Bir milletin bağımsızlığı artık sadece sınırlarını değil, tüketim alışkanlıklarını da korumakla ölçülür.
Bugün içinde yaşadığımız krizlerin çoğu, üretimden kopan toplumların krizidir.
Tüket, unut, yeniden tüket… Bu döngü, insanı da ülkeyi de yavaş yavaş yoksullaştırır.
Kendine yetmek, artık sadece bir ekonomik tercih değil; bir kurtuluş stratejisi olmalı.
İlginizi Çekebilir