Altın fiyatları nereye gidiyor
PARAAltın, yüzyıllardır hem yatırım aracı hem de kültürel bir miras olarak görülüyor. Ancak vitrinde parlayan her ürünün arkasında, çoğu zaman fark edilmeyen ciddi bir emek ve maliyet zinciri bulunuyor.
Ekonomim Dergisi olarak, 25 yıllık tecrübeye sahip bir vitrin sahibinin gözünden kuyumculuk sektörünün bilinmeyen yönlerini ele aldı.
1999 yılında kurulan ve yılların emeğiyle kuyumculuk sektöründe faaliyetlerini sürdüren Kahramanmaraş Paris Kuyumcu, hem atölye hem de üretim gücüyle Kahramanmaraşlılara hizmet vermeye devam ediyor.
Yaklaşık 25 yıldır kuyumculuk sektörünün içinde yer aldığını ifade eden Paris Kuyumcu Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed Bilici, sektörün zamanla büyük bir dönüşüm geçirdiğini vurguluyor:
“Zaman içinde teknoloji, müşteri profili ve piyasa şartları çok değişti. Ancak altın hâlâ halkın en güvenilir yatırım aracı. Bizim işimizde hem gelenek hem de ekonomi iç içe yürür.”
Altın fiyatları nereye gidiyor?
2026’nın ilk çeyreğinde altın fiyatlarının ne olacağına dair kesin bir rakam vermenin mümkün olmadığını belirten Bilici, fiyatların birçok küresel etkene bağlı olarak şekillendiğine dikkat çekiyor:
“Altın fiyatları; küresel ekonomik gelişmeler, faiz kararları, jeopolitik riskler ve yatırımcı davranışlarına bağlı olarak sert dalgalanmalar gösterebiliyor. Ancak uzman kurumların ve piyasa tahminleri ışığında baktığımızda, 2026’nın ilk çeyreğinde gram altının yaklaşık 7.500 TL civarında seyredeceğini öngörüyoruz.” Yıl sonunda ise 9 Bini geçeceğini tahmin ediyoruz.
**Kuyumculuk denince genellikle fiyat dalgalanmaları konuşuluyor.
Peki sektörün pek bilinmeyen tarafı nedir?**
Bilici’ye göre kuyumculuk sektöründe en çok gözden kaçan konu, altının gerçek maliyeti:
“Vatandaş genellikle ‘Bugün gram altın şu kadar’ diye bakıyor. Oysa o gramın içinde işçilik, atölye masrafı, döviz kuru, borsa primi, vergi ve sigorta giderleri var. Bir yüzük, vitrine gelene kadar en az beş farklı elden geçiyor.”
Bu nedenle aynı üründe iki farklı kuyumcu arasında 300–500 TL’ye varan fiyat farkları oluşabildiğini ifade eden Bilici, bu farkın çoğu zaman yanlış anlaşıldığını söylüyor:
“Bu fark sanıldığı gibi haksız kazanç değil; tedarik zincirindeki maliyetlerin ve işçilik kalitesinin farklı olmasından kaynaklanıyor. Ucuz olan her zaman avantajlı olmadığı gibi, pahalı olan da her zaman yüksek kâr anlamına gelmiyor. Kısacası kuyumculukta fiyat, yalnızca gramla değil; emeğin ve güvenin toplamıyla belirleniyor.”
Gümüşün önemi ve gelecekteki yeri
Gümüşün son yıllarda yatırımcıların radarına daha fazla girdiğini belirten Bilici, bu metalin geleceğine dair şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Gümüş, uzun vadede altına göre daha fazla yükselme potansiyeline sahip bir yatırım aracı. Bunun en önemli nedeni, gümüşün yalnızca yatırım değil, aynı zamanda güçlü bir sanayi metali olması. Özellikle güneş enerjisi, elektrikli araçlar ve elektronik sektörlerinde kullanımı hızla artıyor. Arzı sınırlı, talebi ise sürekli yükseliyor. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda gümüş, yatırımcıların daha fazla konuşacağı bir enstrüman olacak.”
Altına talep artıyor ama kuyumcu kazanıyor mu?
Son yıllarda altına olan talebin rekor seviyelere ulaştığını belirten Bilici, bu artışın kârlılığa aynı oranda yansımadığını söylüyor:
“Talep var ama kâr oranları ciddi şekilde düştü. Eskiden 1 kilo altınla 50 parça ürün çıkarabiliyorduk, bugün aynı kiloyla ancak 35 parça üretebiliyoruz. Çünkü işçilik maliyetleri çok arttı.”
Buna dolar kuru, enerji, kira ve güvenlik giderlerinin de eklendiğini vurgulayan Bilici, tabloyu şu sözlerle özetliyor:
“Altın rekor kırıyor ama kuyumcu zenginleşmiyor. Çoğu meslektaşımız sadece ayakta kalma mücadelesi veriyor.”
Sahte altın ve düşük ayar sorunu sürüyor mu?
Sektörün kronik sorunlarından biri olan sahte ve düşük ayarlı altın meselesinin hâlâ gündemde olduğunu belirten Bilici, bu durumun sektöre zarar verdiğini ifade ediyor:
“Piyasada zaman zaman 0,5 ayar düşük altın ya da platin kaplama ürünler dolaşıyor. Bu sadece vatandaşı değil, biz kuyumcuları da mağdur ediyor. Çünkü bir müşteri kötü bir deneyim yaşadığında, güven tüm sektöre karşı sarsılıyor.”
Çözüm önerisini ise net bir şekilde dile getiriyor:
“Her şehirde resmî ayar laboratuvarı zorunlu olmalı ve her ürün QR kodlu sertifika ile satışa sunulmalı.”
Yeni nesil müşteriler nasıl değişti?
Bilici’ye göre yeni nesil tüketiciler çok daha bilinçli ancak duygusal bağ zayıflamış durumda:
“Artık insanlar düğün alışverişine bile fiyat grafiğiyle geliyor. Cep telefonundan anlık gram altın fiyatını takip ediyorlar. Ama altının ruhu biraz kayboldu diyebilirim. Eskiden nişan yüzüğü bir aile hatırasıydı, bugün çoğu kişi için sadece bir yatırım kalemi. Oysa altın, duygu taşıyan bir metaldir.”
Sektörün geleceği nasıl şekillenecek?
Dijitalleşmenin kuyumculuk sektörünü de etkilediğini belirten Bilici, buna rağmen geleneksel güven unsurunun önemini koruduğunu söylüyor:
“Dijital kuyumculuk yükseliyor, online satışlar artıyor. Ama ben hâlâ güvenin vitrinde kurulduğuna inanıyorum. Kuyumculuk; el emeğiyle güven duygusunun birleştiği nadir mesleklerden biri. Gelecekte altın sadece bir yatırım aracı değil, sadakat, gelenek ve güvenin sembolü olmaya devam edecek.”
Halkın sizi tercih etmesinin temel nedeni nedir?
Bilici’ye göre bu sorunun cevabı tek kelimeyle özetlenebilir: Güven.
“Bizim işimizde en büyük sermaye güvendir. Müşteri buraya geldiğinde sadece altın almıyor; iç huzuru alıyor. Biz kimsenin düğününü, birikimini ya da hatırasını ticaret olarak görmedik.”
Şeffaflığa büyük önem verdiklerini vurgulayan Bilici sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Her ürünün ayarını, gramını ve faturasını açıkça sunarız. Gizli hiçbir şey yoktur. Bu şehirde insanlar bilir ki, bizden alışveriş yapan mağdur olmaz.
‘Burada sattığın kadar, aldığında da huzur bulursun.’
Bu anlayış yıllar içinde güvene dönüştü. Bugün gençler de, anne-babaları da aynı dükkândan alışveriş yapıyorsa, bu bir satış başarısından çok, vicdanla sürdürülen bir ticaretin sonucudur.”
İlginizi Çekebilir